21 Nisan 2011 Perşembe

Kedi

çok kedisever bi insan olduğum doğru,hatta kedi aşığı,bağımlısı,kölesi falan bile olabilirim,ama bunlar bile kendi kedilerime sahip olmam için yeterli şeyler değilmiş,şu geçtiğimiz 6 ayda bunu anladım.bi önceki evime ilk taşındığımda nasıl olsa tek başıma oturuyorum hadi bi kedi alıyim falan gibi triplere girdim.araştırdım,gezdim,baktım,hatta bi ara karar bile verdim ancak benim kararım o chincilla için yeterli olmadı sanırım ki kediyi başka birine sepetlediler.en sonunda biri tekir biri sarman iki kardeş bebekte karar kıldım.o kadar sevimli ve ürkeklerdi ki,bi tane almam gerekse de ikisini ayırmaya kıyamadım.ilk gördüğüm anda bile anneleri gibi hissettiğim için,asla ayrılmayız gibi geliyodu.kapalı bi koliye koyup düştük yollara,yürüdük yürüdük yürüdük ve hiç ses çıkamadılar.motora binip karşıya geçtik yine ses çıkarmadılar,uyudular bile.eve geldiğimizde koliden bile çıkmadılar.işte o an ettiğim dua hala kulaklarımda: nolur hep böyle kalmasınlar,sesleri çıksın,hareket etsinler hep,oynasınlar!



Ankara geldiğinde çok kıskandım onları,çocuk gibi mızmızlandım ama,yine de kopamazdım onlardan,2 haftanın sonunda çocuğum gibi olmuşlardı çünkü.tekirim koca burunlu,sarmanım da çok şişmandı,isimlerini Ankara koydu; tapir ve dobi.başta şaka gibi gelse de uzun bi süre öyle seslenince gerçekten tapir ve dobi oldular.ve isimlerinin hakkını çok güzel verdiler,ne tapir koca burnundan vazgeçti,ne dobi koca göbeğinden.

yaz tatili geldiğinde aldım ikisini de ailemin yanına götürdüm benimle beraber.otobüste kedili kız olmuştum,özel olmuştum.hatta kedilerim gittiğinde otobüse binmeyi sırf bu yüzden hiç sevmemiştim.sıradandım çünkü artık.daha 3 aylıklardı gittiğimizde,en güzel en tatlı halleriydi ki annemler o yüzden bayıldılar.ayrılmak istemediler ikisinden de.torun gibi hissetmişlerdi galiba,çünkü ben nereye gitsem peşimde,ne yapsam aynısını yapar olmuşlardı.evimi onlar sayesinde sevmiştim.tatil bitti ve döndük.

her şeyi idare ediyodum.kırılan eşyaları,vazoları,kopan kabloları..çünkü çocuklarımdı onlar benim.Ankara dayanamadı ve bi kedi de o istedi.tabi ki önce benimkilerden birini istedi ama boşa bi çabaydı.onun için aldığım kediyse evimizin biricik kızı oldu.cücük.aldığımda o kadar zayıf ve küçüktü ki kafası soğan cücüğü kadardı.sincap kırması olduğunu düşünmüştük ilk geldiğinde,her yere zıplardı yürümezdi asla.zaten hepi topu yarım kiloydu,yürüse rüzgarından uçardı galiba.başlarda evdeki o gerilimi de unutamadım hala.benim şımarık kedilerim eve 3. birinin geldiğini görünce küplere bindiler.bir hafta boyunca tıslamalar,bağırmalar ve kavgalarla yaşadık bit kadar evde.ilk birbrilerini kokladıkları an,fotoğraflarını çekerken nasıl ağladığımı bile hatırlıyorum.sonunda üçü birden abiler ve kızkardeş tiyatrosu gibi birbirilerini kollamaya ve göt göte gezmeye alıştılar.asıl kıyamet bundan sonra koptu zaten.



kurban bayramı için ailem bu sefer istanbula,benim yanıma gelmeye karar verdiler,geldiler ve her şeyi değiştirdiler.kedilerime süt veren annem,ishalleri için beni suçlamaya,babam bok kokusu geliyo diye kedilerimi atmaya,hatta daha da ileri götürüp eğer onları atmazsam paramı kesmekle tehdit etmeye başladı.cehennem gibi olmuştu evim.bir baba nasıl olur da benim hislerimi anlamaz diye düşünmekten harap olmuştum.gittiklerinde bile rahatlamadım,her gün gelen telefonlarla canımdan bezdim ve dobiyi ankaraya,Ankara'ma götürdüm.ve daha sonra cücüğü de.tapirimle en sevdiğim küçük tırsak yavrumla başbaşa kalmıştık evde.ve onun için daha güzel bir ev bulmaya karar verdim.ev arkadaşı alıp,bahçeli şahane bir eve taşındım sırf o rahat etsin diye.hastaydı ve tedavi oluyodu,çişini tutamıyodu.bir gün ev arkadaşım ben ankaradayken sırf odasına işedi diye kedimi sokağa atıp marifetmiş gibi bana haber verdi.çıldırdım,ağladım,krizler geçirdim.ve döndüğümde tabi ki bulamadım.son kedim de gitmişti.yapayalnızdım.o kadar çabam,uğraşım hiç bi işe yaramamıştı.benim biricik çocuklarım sokaklardaydı şimdi.kaderime razı oldum ve bahçemdeki kedileri beslemeye karar verdim.her gün tapiri bekleyerek.şimdi ise iki tane deli kedim var bahçede.tapirle dobinin yerini tutarcasına,şişman bi sarman ve korkak bir tekir.yerini tutmaz ama alışmaya çalışıyorum.onlar da ne zaman elimden alıncak diye bekliyorum belki de sadece.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Nasıl delirdim?


Ara sıra biseksüel olduğumdan şüphe etmediğimden değil de,bu aralar kızlar daha mı bi güzel sanki?Ya da nesilden nesile erkekler mi yüzüne bakılmaz oluyo ben çözemedim.Yani seviyorum onları,bedenlerini hatta bazen düşünce yapılarını da,her ne kadar kafaları 15 yaşında donup kalsa da.ama kızlar,kadınlar demiyorum bayanlar demiyorum üzgünüm sınıflandırmıyorum hemcinslerimi,günden güne daha da serpiliyor,ufku genişliyor ve nedense 19 yaşından sonra üzerlerine acayip bir sempatiklik çöküyo.Hani yüzüne bakarken bunun vücudu nasıldır  falan diye çok düşündüm,eminim demiyim de muhtemelen bunu hepimiz yapıyoruz,ilk defa bir kızı öpüp sarılmak falan istedim, ki aylardır sanal ortamda tiksinme raddesine gelen duygular beslemekteydim.Hep mi itici,teşhirci,narsist ve belden aşağı olur bi insan diyooorken,kız eve geldi ve bum!Sabah tanışıp akşam battaniye altında film izleyebilcek kadar samimi olduk birden.yani demem o ki,benim kızları beğenmem bi yana,bu özgür kızım ben çok fenayım triplerinde gezenlere söylüyorum lütfen yapmayın.bırakın görelim ne kadarsınız,ne kadar hoşsunuz ya da boşsunuz.yani hadi bi kaç yıl öncesinde tamam da şu aralar moda bu,uymayın.biri size 'ben sana çok sinir olmuştum ama hiç öyle değilmişsin yaf' falan gibi şeyler söyleyince değil,'kızım sen aynı göründüğün gibisin' falan dediler mi sevinin.çok nadir çünkü o kızlar artık,o kadar ki öyle kızları ben bulsam ben alıcam kendime o derece.


Başka bişey de postmodern city&cinema dersim.Hayatımda aldığım hiç bir seçmeli ders bana bu kadar katkı yapamaz heralde. Tamam ambale oldum falan ama o kadar güzel filmlerden sınav olmak rüya gibi anasını satıyim. Ödevim film izlemek.Salı günü sınavım var,ki ankaradan daha yeni geldiğim için hiç bi şeye adapte olamadım,kendimi tekrar hazırlık falan gibi hissediyorum okulda,utanmasam peçe falan takabilirim kimse görmesin beni diye.geldiğim gibi de sınavlarım başladığı için iyice zibidi bi kılıkla bu sınavlar niye bu kadar erken ya falan derken şu sınav ilaç gibi geldi.Az önce Stranger Than Paradise bitti ve siyah beyaz bi filmin ne kadar etkileyici olabileceğini farkettim.Sırada Paris,Texas var bakalım sonuç ne olacak.

Ayrıca tabi görüldüğü üzre internetim bağlanmış durumda yarabbim şükürler olsun.340 liralık borcu oradan oraya fax çeke çeke nasıl ödediğimi cebimde 3 lirayla istanbula nasıl geldiğimi falan allah bilir.Tabi internet bağlatıcam diye uğraşırken kredi kartıma da icra gelmiş,internet var ama ben battım kısacası.Bir çaresini bulacaz falan diye ortalıkta gezen kaşlı bıyıklı bi hatun oldum,tez zamanda kurtulayım şu durumdan da kafada bir bahar temizliği yapayım inşallah.Bu sıralar felsefem de şu oldu hadi hayırlısı ''hayat zor''.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...