29 Mart 2012 Perşembe

Eski Sevgili Hatıraları

Geçenlerde bir arkadaşım ve sevgilisinin geçici olarak bende kaldığını anlatmıştım,evsiz kalmışlardı ve ev arıyolardı.İşte şimdi o arkadaşım sevgilisiyle beraber eve çıktı,taşınmalarına yardım etmek de tabi bize düştü.Meraba ben hamal.

Taşınmaktan nefret etmem bir yana dursun bu sefer hem atılcaklar ayrılıp hem işe yarayanlar 1 günde paketlenip taşındı.Kız evine de erkek evine de giden ben olduğum için çok tuhaf şeyler gözüme çarptı,özellikle uzun zamandır ilk defa sevgilisi olan ve daha 3 ayları bile dolmadan eve çıkan arkadaşım çok tedirgindi,onu da mı bıraksam bunu da mı götürsem derken en can alıcı eşyalar ortaya çıktı.ESKİ SEVGİLİ HATIRALARI.Fi tarihinde ayrıldığı bilmem ne kadar çıktığı ( çıkmak kadar da ilginç bir anlatım olamaz ) eski sevgilisinden kalan fotoğraftır,notlardır,hediyelerdir hatta ilk alınan şarj aletidir (!) kocaman bir kutusu varmış her kız gibi ve bunları napsam diye düşünüyo.

Şu olayda da görüldüğü üzere nedense her çift birlikte olmaya başladıkları gün doğmuş gibi davranıyor birbirlerine,sanki ondan önce hiç hayatını yaşamamış gibi.Geçmişe dair bir kıskançlık mı ararsın,eski sevgililerin ıvır zıvırlarını görünce sanki dinozor görmüş gibi şok olup çıldırmalar mı ararsın neler neler.Ya ben çok genişim bu konularda ya da millet çok abartıyor.Yani sen bu kızla/erkekle başlamışsın bişeylere,seviyorum diyosun,sevdiğine eminim diyosun o zaman niye bu eşyalar dert oluyor anlam veremiyorum ben.

Her neyse verdi bana eşyaları bunları götür sakla sende dursun aman bıdıbıdı görmesin dedi,aldım eve getirdim.Ertesi gün gittik erkek evine,ben bi yandan eşyaları topluyorum,Ankara bi yandan bıdıbıdıyla odada atılcakları ayırıyo,bi baktım çat kapı kitlendi!5 dakika sonra hiç bişey olmamış gibi çıktılar odadan tabi ağızlar mühürlü.Her şey toplandı taşındı derken biz ceset misali eve döndük ve bir canavar edasıyla yapıştım boynuna noldu orda diye.Meğerse garibim o da aynı dertten muzdaripmiş,neymiş eski sevgilisi buna,bir fanus içine 365 tane yazdığı notla hediye hazırlamış bilmem ne gününde vermiş.Aslında çok özel güzel bi hediye yani,en azından el yapımı,emek harcanmış.Sen al bunun içindeki notları çöpe at,fanusu da yolda kır,erkek duygusuzluğu işte.Tanımadığım bi kızın görmediğim hediyesini düşününce içimi bi hüzün kapladı akşam akşam,oturdum düşündüm.Şöyle bir banka açsak,millet evlenirken ne biliyim beraber yaşamadan önce gelseler eski sevgililerinden/nişanlılarından/kocalarından kalan anıları getirseler gizli kasalara koysalar,en azından bi zamanlar o çok sevdikleri,aşık oldukları insanların bıraktığı şeyler salak bir çöp torbasında heba olmasa.Evet evet böyle bir girişimde bulunalım biz.Belki bu zamana kadar kazanamadığımız parayı burdan kazanırız.

28 Mart 2012 Çarşamba

Mart Kapıdan Baktırır Kazma Kürek Yaktırır

Koca bir yılın içinde en sevmediğim mevsim ilkbahar.Hele ki mart ayının ilkbahara dahil edilmesini daha da sevmiyorum.O nasıl bir bahardır ki ayın ilk 15 günü kar yağıp da diğer günler bir sıcak bir soğuk,bir güneşli bir yağmurlu geçer.Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır atasözünü çocukken anlamazdım ya,şimdi 2 sayfalık makale halinde anlatabilirim herkese o kıvama geldim.

Sıcak havayı mini mini etekleri,babetleri,çimenlerde oturmayı çok özledim.Zaten bu kışı o kadar soğuk,ıslak,karlar içinde ( geçen sene ankaradayken 'allaam nolur seneye istanbula da bu kadar kar yağsın' diye yalvarmam çok çok ayrı bir mevzu )geçirdik ki bana kış sanki 2 yıldır falan sürüyomuş gibi gelmişti.Havaların ısınmasını o kadar hevesle beklerken mart geldi ve hepimizi salak bir mutluluk sardı,havalar ısınacak yuppii!Nitekim havalar da ısındı,ısınmadı değil yani,nerdeyse 20 dereceye kadar çıktı kendimizi dışarılara parklara bahçelere attık,yaşlı amcalar teyzeler akşam yürüyüşlerine çıktı ve içimiz aşkla doldu.Artık düzeldi bak kesin söylüyorum bozulmaz bu saatten sonra hava diyenler ortalıkta cirit atmaya başlamışken brrrrr karadenizden soğuk hava dalgası bütün umutlarımızı adeta sümüklü bir peçete gibi kullanıp attı bir kenara.

3 gündür hava tekrar eski belirsiz saçma sapan haline geri döndü,trençkotlar tekrar bir kenara kaldırıldı,pencereler kapılar sıkıca örtüldü ve parkta in cin top oynamaya başladı.Yine sigara içerken elimiz morardı,benim gibi köpeğini gezdirenler hayattan soğudu,bahçede biraz daha fazla oturabilmek için kaynar çaylar içildi ve welcome back winter!Bugün ayın 28i ve nisanı dört gözle bekliyoruz,ne de olsa nisandan sonra havalar bozmaz dimi?Siz öyle sanın.Hele ki istanbullu dostlarım bize çok üzülüyorum.Daha hazirana kadar bir yağmurlu bir güneşli ılık ama bir işe yaramaz,insana şemsiyeyi sevdiren havalar esir alacak bizi.İlkbaharı sevmiyorum işte bu yüzden.Ben zaten belirsizlikleri hiç sevmem.Her mevsimin bir karakteri var,yaz sıcak,kış soğuk,hatta sonbahar bile kesin olarak serindir,ama ilkbahar çok gereksizdir.

Ucuza Dekorasyon İpuçları

Aynı ev eşyalarını 5 yıldan fazla sabit bir şekilde kullanmış olan insanların en çok istediği şey evinde yeni bir ışıktır.Mobilyaları değiştirmek bunun için en başta gelen çözüm olsa da bütçeler genelde bunun için yeterli olmaz ve farklı alternatiflere yönelinir.Bu aralar ben de evimi değiştirmek istediğim için sürekli araştırıyorum,nasıl daha ucuza halledebilirim diye ve ufak ufak ipuçları yakaladım onları paylaşmak istiyorum.



1.Koltukları Kaplatmak

Bir evi en çok değiştiren eşya koltuklardır bence.Oturma alanına girildiğinde ilk göze çarpan da,misafir ağırlandığında en çok dikkat edilen de koltuklar olduğu için,evi değiştirmeye koltuklardan başlarız genelde.Ama fiyatlar alıp başını gittiği için ben öncelikle döşemecileri araştırmanızı öneririm.Kadife,deri,keten..çok çeşitli ve rengarenk kumaşlarla tam istediğimiz gibi koltuklar kaplanabiliyor ve yaklaşık yeni bir koltuk takımının 1/3ü fiyata halledilebiliyor.Ben genelde zor beğenen bir insan olduğum için kaplamak bana daha uygun,en azından istediğim kombinleri yapabiliyorum.




                                                                                                  2.Mobilyaları Boyamak

Evde fazlalık gibi duran zigon sehpalar,rengi solmuş,soyulmuş şifonyerler,hatta kitaplıklar..Ahşap boyama tekniğiyle tamamen farklı bir havaya bürünmeleri sizin elinizde.Gerekli olan şeyler sadece,istediğiniz renklerde ahşap boyası,zımpara ve vernik.Gerisi tamamen yeteneğinize kalmış.Ben salonumda duran kapaklı dolabımı boyamayı düşünüyorum önce,kapıdan girildiği anda tam karşıda olduğu ve artık köşeleri soyulmaya başladığı için seçtim onu.Önce zımparalayıp pürüzlerini yok etmek,daha sonra istenilen desende boyamak ve en son üstüne bir kat vernik atmak yeterli oluyor.Yaratıcılığınız konuşsun artık.










3.Duvarları Renklendirmek

 Eğer sevdiğiniz fotoğraflar,afişler,manzalar hatta kendi yaptığınız tasarımlar varsa bir dijital matbaaya gidip onları istediğiniz boyutta bastırabilir ve çok uygun fiyatlara çerçeveletebilirsiniz.Ben erkek arkadaşımın yaptığı afişlerden istediğimi seçip baskıya götürmeyi planlıyorum en kısa zamanda.Evime en yakın çerçeveciyle konuşup istediğim 35x50 boyutta çerçevenin fiyatlarının 10 tlden başladığını öğrendim,böylece duvarlarımı neşelendirmek bana sadece 15 tlye mal olacak.Ya da eğer arkadaşlarınızdan sanatla ilgilenenleri varsa sizin için bir tuvali renklendirir mi sorabilirsiniz.






  4.Aksesuar

Nasıl bir giysiyi  tamamlayan şey aksesuarsa,evde de böyledir.Düzenlemek istediğiniz odanız için ufak tefek biblolar,vazolar,saksı çiçekleri,hatta kendi yaptığınız kalemlikler bile çok büyük değişimler sağlar.Üstü boş olan bir sehpayı,bir şifonyeri,televizyon ünitesini kendi seçtiğiniz aksesuarlarla canlandırıp,nerdeyse hiç para harcamadan evinizin havasını değiştirebilirsiniz.

18 Mart 2012 Pazar

Banyo Zamanı



      Banyo yapmak  biz küçükken ne kadar büyük bir konuysa,şu anda da tamamen önemsiz görülen,adı banyo değil de duş almak diye değişen sıkıcı,günlük bir rutin olmuş durumda.Hepimiz gün içinde canımız sıkılınca bugün de bir duş alıyim diye düşünüyoruz,duşu alıp çıkıyoruz,ne kimse farkediyor,ne bizim umrumuzda oluyor.Oysa ben ilkokuldayken banyo yapmak o kadar önemli bir ritüeldi ki heyecanlanırdık resmen.Sadece pazar akşamları yapılırdı,ödevler bittikten ve yemek yendikten sonra.Önce banyo ısıtılırdı soba yakılıp,daha sonra güğümlerle sobada ısıtılan su kovada ılıtılırdı,giyilecek kıyafetler önden hazırlanır banyodan çıkınca gidilecek odada katalitik yakılırdı.Daha sonra annelerimiz banyoda saçımızı başımızı yolarcasına,derimizi yüzercesine bizi kıpkırmızı yapasıya kadar yıkardı bizi.Öyle duş jelleri falan da yoktu,mis gibi sabun kokardık.Banyodan çıkıp pijamalarımızı katalitiğe tutarak ısıtır ve giyerdik.Babamız saçlarımızı tarardı ve daha sonra cup yatağa,ertesi gün okul vardı çünkü.Tabi bu arada okul önlüğümüz ve yakamız yıkanmış ütülenmiş tören kıyafeti gibi odamızda asılı,çantamız hazır olurdu.O kadar güzeldi ki banyo yapmak,pırıl pırıl olmak,sıcacık kıyafetler giymek mis gibi beyaz sabun kokmak,ben pazar günlerini iple çekerdim.Şimdi bazen duş almaya bile üşeniyorum,hatta eğer evdeysem o hafta,leş gibi kokasıya kadar duş almadığım oluyor yalan değil.Angarya gibi geliyor bazen.O yüzden çok özlüyorum eskiden yapılan pazar banyolarını,şu anda kaloriferli evlerde oturmamıza rağmen o zaman banyodan çıkınca daha az üşümemizi.Ben zaten komple ilkokulu çok özlüyorum da,malesef zaman sadece ileri akıyor..

17 Mart 2012 Cumartesi

Sabah Kuşu

Yıllardır hep uyku düzenini tutturmaya çalışan bir insanım ben.ya gecenin bir yarısı yatar öğlen kalkar,ya sabah ezanıyla uyur,ya da abartıp öğlen 12de uyuyup akşam 8de kalkardım.Ocak ayında annem gelicek diye sevinmemin en önemli sebeplerinden biriydi uyku düzenimin oturması.Ama nafile,o da gelince bana uydu ne hikmetse ve biz yine öğleden sonra kalkmaya başladık.Nerdeyse annemle kendimi ev arkadaşı gibi hissedecektim.Doğru düzgün ne gezebildik ne planladığım gibi kahvaltılara gidebilidik.Üç haftanın sonunda o gidince tam bu sefer olacak dedim,akşamları uykum gelsin diye ballı sütler içtim,bütün gün koşturdum yoruldum,akşamları tam uykum gelmeye başlamıştı,ama benim başım dertten kurtulur mu hiç.Çok yakın bir arkadaşıım evsiz kaldı ve ev değiştirirken sevgilisiyle 2 haftaya yakın bende kaldı.İşte o zaman iyice sıçtım resmen vampir olmuştum,öğlen uyuyup akşamın bir köründe kalkardım hatta bazen hiç günışığı görmediğim olurdu.O ara kendimi çok mutsuz hissediyodum,içimden hiç bişey yapmak gelmiyodu ve aslında insanı depresyona itiyormuş güneş görmemek basit bir konu değilmiş yani,gerçekten de insanın tüm enerjisi çekiliyor akşamları.Onlar gittikten sonra çabalamaya geri döndüm ve en sonunda bir mucize gibi 3 aydır böyle devam eden düzeni 3 gün önce düzeltmeyi başardım.Yine akşam 9da uyandığım bir gün kendimi sıktım ve 12de tekrar uyudum.Ve BUM!sabah 9da ayaktaydım.Sonraki iki gün de böyle devam etti.En sonunda şu saatlerde uyanıp,elimde kahvem bloguma yazabiliyorum artık.Üniversiteye ailesinden kopup gelen ve yalnız yaşayan her türk gencinde gözlemlediğim kadarıyla bu sorun var.Uyuyamıyoruz dostlar.Başta çok eğlenceli gelse de gece oturmak, ekstra zaman kullanıyoruz herkes uyurken vakit geçiriyoruz diye düşünsek de aslında öyle değil.Uyku düzeni benimki gibi mahvolmuş olanlara bir kaç tavsiyem var o yüzden ;



*kesinlikle gece kahvesi içmeyin,psikolojik bile olsa uyku açıyor.

*yatağa yattığınızda eğer uyuyamıyorsanız zorlamayın,kalkın evi bir turlayın bir sigara yakın derin bir nefes alıp yatağa uykuyu düşünmeden tekrar girin.

*kendinizi şartlayın,bi günden bişey olmaz yarın erken yatarım demeyin.kesin bugün erken uyumalıyım diye düşünün.

*sabah eğer ki erken uyanırsanız camı açın bir bakın,sabahları hayat gerçekten çok güzel.

*gün içinde benim yaptığım gibi koltuğa yapışıp kalmayın,hareket edin ve yorulun.

  Benim şu ana kadar keşfedebildiğim de denediğim çözümler bunlar,eğer başka çözümler de varsa duymayı çok isterim.Ayrıca herkese günaydın :)

Anne Aslan




Hayvan da olsa,insan da olsa annelik asla değişmiyor..

15 Mart 2012 Perşembe

Kedili Ev




Eğer gelecekteki bana sesleniyorum LÜTFEN evini böyle yaptırmış ol.yaptırmadıysan ve eğer ki 3 manyak kedin bunu farkederse evi terkederler.Haberin olsun.öptüm.

Zayıflama İpuçları

Son zamanlarda aldığım kilolara,benim dışımda etrafımdaki herkes kafayı takınca zayıflamaya karar verdim.uzun zamandır ara ara zaten zayıflamayı denediğim ve annem bir araştırma gurusu olduğu için geniş çaplı bir bilgi arşivim oluştu.onları sizinle de paylaşmak istiyorum.

*Sabahları aç karnına ve spordan önce içilen yeşil çay,metabolizmayı hızlandırıyor ve bağırsakları düzenliyor.Günde 2 fincandan fazlası zararlı ama.

*Spora gidemeyen ve evde yapmaya üşenen biriyseniz günde 45 dakika yürüyüş de nerdeyse aynı etkiyi görüyor.Kilo vermede baya bir etkisi var.

*Vücut hareket etmeye başladıktan 20 dakika sonra yağ yakmaya başlıyor,yani 10 dakika yapılan sporun ısınma haricinde bir faydası yok.Spor bittikten 30 dakika sonrasına kadar da yağ yakımına devam ediyor o yüzden ilk yarım saat yemek yememekte ve yatıp uyumamakta fayda var.

*Eğer sağlıklı kilo vermek istiyorsanız her öğünde bir dilim ekmek yemek gerekli.Öyle ekmeği kesiyim zayıflıyim olmuyor yani.Ayrıca 2 kaşık makarna veya pilav 1 dilim ekmeğe eş değer.

*Sabahları kahvaltı yapmayı sevmiyorsanız,uyandığınızda bir bardak ılık limonlu su içmek metabolizmayı çalıştırıyor.Yoksa vücut ilk yemeği yiyesiye kadar duruyor,yağ yakmıyor.

*Beyaz şeker yerine esmer şeker,normal ekmek yerine kepekli ekmek,şekerli mısır gevrekleri yerine Nesfit,kola yerine şekersiz meyve suları veya ayran tüketmek çok fayda sağlıyor.

*Günde 1 kase yoğurt göbek eritiyor.

*Şekersiz çay ve kahvede kalori yok.Sınırsız tüketilebilir.

*Mekik çekmek beli kalınlaştırıyor.

*Yemekten hemen sonra yenilen meyve düşünülenin aksine şekeri hemen kana karıştırdığı için kilo aldırabilir.

*Diyet yaparken sigarayı malesef bırakamıyorsunuz.İştah açmasının yanı sıra,sigara bir günde belli bir kalori yakıyor ve bırakınca o kalori fazladan ekleniyor.

*Hayatta kalabilmek için günde en az 1500 kalori gerekli.Diyette hedeflenen 1500 ve 2000 arası.

*Akşam sporu vücutta testerteron salgılattığı için kadınlarda bir erkeksileşme söz konusu olabilir :)

*Eğer bunlara dikkat ettiğiniz halde kesinlikle kilo veremiyorsanız tiroid kontrolü yaptırmakta fayda var.Hipotiroid hastaları metabolizması çok yavaş çalıştığı için kilo vermekte zorlanıyor.Ama ilaçlar düzenli kullanıldığı sürece bir sorun yaşanmıyor.

12 Mart 2012 Pazartesi

Bir pet delisi olarak?


Evdeki nüfusumuz şu an 3 kedi bir köpeğe ulaştı.tabi bu canlıların nerdeyse hepsinin beyaz olması,evdeki mobilyaların kahverengi olmasıyla doğru orantılı.ev resmen kuştüyü yastık fabrikası gibi,her yerden tüyler uçuşuyor yumak yumak.eve gelen anneme hakkaten bu sefer hak verdim,ağzımızın içinde geziyor tüyler o derece.napsak napsak diye çözüm ararken annem buldu çözümü,ihlasın sulu süpürgesini getirmiş yanında.mucize gibi bişey,süpürge değil resmen mucize.öyle bir süpürüyor ki,sevinç gözyaşları döktüm,allahım artık evimde tüy olmayacak olmayacak diye haykırarak.şu anda eve giren bir yabancı evde kedi mi yaşıyor,köpek mi yaşıyor asla ayırdedemez.ama yine de bir daha ev eşyası alırsam kesinlikle hepsini beyaz alıcam.pis olsak da belli olmasın,nasıl olsa ülkemizde her an misafir gelebilir diye yaşıyoruz,bari temiz görünelim.

Bu arada temizlik gurusu anneme de her ne kadar görmese de burdan teşekkür ediyorum.you'r the best!


ps: fotoğraftaki klavye bir sonraki hedefim.o kadar tüy bari bi işe yarasın.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...