23 Şubat 2013 Cumartesi

Alışveriş | İstanbul'un Pazarları

         Hayatında hiç pazara gitmemiş arkadaşlarım çoğunlukta, genelde fabrikatörlerin arasında okuduğum için.Başlarda bu olay beni çok şaşırtsa da nasıl gitmediniz diye şok olsam da bir süre geçtikten sonra alıştım ve onlara da hak verdim.Etrafa saçabileceğim o kadar param olsa ben de muhtemelen tezgahtarların peşime yapıştığı mağazalarda ömrümü geçirebilirdim heralde.Tekrar düşündüm de geçiremezdim.Bu yazımızda kış mevsiminde pazarlarda ne bulunur nasıl alınır onları paylaşmak istiyorum ki gitmeyen herkes kıskansın :)
   
         Annem tam bir pazar hastasıdır,cebinde milyarlarla da gelse istanbula illa ki bir kaç pazar görmek hatta görmekle kalmayıp mesai gibi sabah 8 akşam 5 pazaryerini geze geze bitirmek ister.Bu sene de diğerlerinden farklı olmayınca geldiğinin ertesi günü düştük Kadıköy meşhur salı pazarı yollarına.Kışın her ne kadar çeşit sınırlı olsa da elimiz kolumuz poşet dolu döndük eve.Bir kaç tane çok sevdiğimi göstermek gerekirse ;



       Fiyatlar genelde 10-25 arası değişiyor ama pazarın da lüks tezgahları var dandik bir kazağa 60 tl isteyen.Eğer kendinizi araştırmacı olarak görüyorsanız 3,5 ya da 5 tl lik tezgahları saatlerce benim gibi didikleyerek çok güzel parçalar bulabilirsiniz, mesela ;


     
       Salı pazarı artık pazaryerinde olduğu için çok düzenli tertipli ve çok kalabalık olmayan bir seçenek,hava da güzelse gayet avm tadında gezip alışveriş yapmak üstelik bir yandan sigara içebiliyor olmak çok güzel bana göre( avmlerde genelde boğulacak gibi hissettiğim için malesef ).Aldıklarınızı eve gitmeden değiştirebilmek için pazaryerinin girişinde deneme kabinleri var ve bence çok mantıklı çünkü denemeden almak biraz risk işi, kimse de 10 liralık kazak için ertesi hafta değiştirmeye gelmiyor ona buna hediye ediyordur eminim.

       Cuma günleri benim evimin bir sokak altında kurulan üsküdar pazarı kadıköye göre biraz savaş yeri sayılabilir.Evden okula giderken karşılıklı küfrettiğimiz, kalabalıktan önümüzü göremediğimiz ve genellikle yaşlı teyzelerin doluştuğu bir alan. Alan dediğime bakmayın daracık yokuşlarda dipdibe tezgahlarda alışveriş yapmaya çalışıyorsunuz.Bir kaç tezgah dışında çok da fazla genç işi denebilecek seçenek yok, çoğunluk olarak anane bluzları ve içli dışlı takım denilen garip trikolar satılıyor.2 saat içinde kaldırdığımız ganimet bunlara rağmen gayet hoş olduğu için katlanarak geliyoruz her cuma. Aldıklarımızdan bir bukleyi gösterelim ;



       Benim bildiğim ekstra olarak cumartesi günü bakırköyde sosyete pazarı denilen meeşhuur bir pazar var.Bundan 3 4 sene önce orda yurtta kalırken her hafta yolunu aşındırırdık ama akla ziyan bir yerdi resmen aklımda kaldığı kadarıyla.Hınca hınç insan ve ek olarak tacizci dolu, devasa uzunlukta bir sokakta kuruluyor ve inanılmaz seçenek var.Ben artık hem uzak olduğu hem de 3 5 lira kar etmeyi o kadar umursamadığım için gitmiyorum bakırköy sosyete pazarına ancak eğer gitmek isterseniz içinizdeki savaşçıyı meydana çıkarmanız gerekebilir :)

       Pazardan aldığım kıyafetler genelde tek bir sezonluk olduğu ve 4 5 yıkamada kendini saldığı için uygun fiyata koca bir mevsimi geçirmek bana avantajlı geliyor.Her hafta 10 20 tl bir iki parça bir şeyler alıyorum ve zevkle giyiyorum özellikle okula giderken.Benim bildiklerim bu kadar, önerisi olan varsa yine söylüyorum açığım :)
     

18 Şubat 2013 Pazartesi

Değişikliğe 1. Adım

        Uzunca bir aradan sonra geri döndüm :) en son yazdıklarıma baktım ve geçen ayların şöyle bir özetini geçmek istiyorum şu an;

         Sultanı Öldürmek - Ahmet Ümit 'i aldığımı ve merak ettiğimi yazmışım,nedense bunu görünce kendime ufak çapta üzüldüm ne kadar meraklı ve heyecanlıymışım diye.Kitapta çok büyük hayal kırıklığına uğradım,inanılmaz sıkıcı ve konusu hiç bir yere bağlanmayan havada kalan bir kitaptı.Okurken resmen kalbim sıkıştı sıkıntıdan,sadece başladığım şeyi bitirmeye olan takıntımdan ve ilerledikçe güzelleşir umudumdan dolayı okudum ama benim için sadece zaman kaybıydı diyebilirim.Uzun zamandır ilk defa bir kitap için böyle şeyler düşündüm o yüzden yakın bir zamanda Ahmet Ümit okumayı düşünmüyorum.

        Her yerde karşıma çıkmasına dayanamayıp bir de yaşadığım hayal kırıklığından sonra tedavi niyetine olsun diye Grinin 50 Tonu'nu aldım geçenlerde.Bitmesin diye nerdeyse gıdım gıdım okuduğum için bitirmem bu kadar sürdü çünkü tek kelimeyle çok sürükleyiciydi.Her ne kadar konu olarak bana ekstra bir şey katmasa da okurken çok güzel vakit geçirdim ve okuyan her kadın gibi Christian Grey'e aşık oldum tabi ki :) Ana Stele ne kadar safları oynayıp beni deli etse de okurken ikisinin ilişkisini ( seks dışındaki ilişkilerini de ) okumak çok zevkliydi,kadınlar için porno deyimine katılmasam da sıradan bir insan eline alıp okuduğunda neden porno der onu da anladım ayrıca.Kırmızı acı odasını kafamda canlandırmak için çok uğraşsam da genel olarak betimlemeler çok iyiydi ve film gibi canlandırabiliyorsunuz okurken.Kesinlikle tavisye ediyorum,kitabın devamı olan Karanlığın 50 Tonu'nu en kısa zamanda alıp okumayı düşünüyorum onu da okuduğumda paylaşırım.

        Kitap bu kadar popüler olunca tabi ki çok çeşitli ürünler de piyasaya çıktı,aşağıdaki t-shirt beni benden aldı bayıldım resmen :) Tarihi belli olmasa da filmin çekileceği kesinleştiği için bu fotoğraflar belki de bize bir fikir verebilir.Christian Grey'in kim olacağı okuyan herkesin merak konusu o yüzden internette ufak bir aramayla binlerce Mr. Grey seçeneğinden birine oy verebilirsiniz.Benim oyum her ne kadar gay de olsa Matt Bomer'e gidiyor,kafamda tamamen onu canlandırmam tesadüf olamaz.


        Koyduğum hedeflerin en başında olan bu dönem okuldaki daimi düşüşümden kurtuldum ve gayet güzel bir ortalamayla suspensiondan çıktım,hatta 2 yıldan beri ilk defa hiç almadığım dersleri seçebilmenin haklı gururunu yaşıyorum şu aralar :)  her ne kadar b- ve c+  dışında bir not alamasam da transkriptime açıp açıp  baktığım doğrudur.Benim için en büyük adım da - her ne kadar babam henüz bilmese de- anneme okulumun bir dönem uzayacağını söyledim,bir yıl demeye gönlüm elvermedi henüz o yüzden bir gerilim anı da seneye yaşayacağım herhalde tekrardan.
        Annem ve kardeşim her yıl geleneksel İstanbul'da alışveriş temalı ziyaretini gerçekleştirdi bu sene ve alışverişe doydum deme cüretini bile gösterebilirim bu yüzden.2 hafta boyunca neredeyse aralıksız alışveriş yaptık,aldıklarımı başka bir postta göstermeyi düşünüyorum yoksa bu yazı sonsuzluğa uzar da gider.Ayrıca onlar buradayken artık zayıflama maratonuna başlamam gerektiğini farkettim,ne de olsa yaza 4 ay kaldı,bu sene de bol kıyafetlerin arkasına saklanmak istemiyorum o yüzden şu anda aldığım ( kaçıncı olduğunu bilmiyorum malesef ) kararlardan en zorlusuna pazartesi itibariyle başlayacağımı söylemekten gurur duyuyorum :) haydi kızlar zayıflamaya :)

        Geçtiğimiz aylarda yaptıklarımdan aklıma gelenler bu kadar,metamorfozuma ara vermeden devam etmeyi planlıyorum o yüzden bu aralar sık sık bu başlıkla karşılaşabilirsiniz :) hepinize güzel bir yeni okul dönemi diliyorum.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Gezi | Beyoğlu'nda Savrulmalar

       Geçenlerde en az 4 5 yıldır görüşmediğim liseden bir arkadaşım beni durduk yere ekledi.Bunca yıldır görüşmediğimiz için lisede küserek ayrıldığımızı düşünsem de kafamda ne onunla ilgili bir anı ne de bir kavga gelmediği için bunca zamandır konuşmamamızın açıklamasını bulamıyorum malesef.Tekrar iletişime geçmemizden 2 3 gün sonra buluşmaya kadar verdik ve İstabul'un iki ayrı ucunda oturduğumuz için herkes gibi hadi Taksim'de buluşalım! fikri çıktı ortaya.Bu yazı benim bir semtte oradan oraya bir tek güzel mekan bulamadan savruluşumun hikayesidir.

        Öncelikle aynı anda hem kahvemizi hem sigaramızı içebileceğimiz bir tek mekan bile bulamadığımız için Midpoint'e gitmeye karar verdik.Ben gayet beğendim,Anadolu yakasını ve boğazın neredeyse tamamını gören muhteşem bir terası var,ve iki adımda bir ufolar olduğu için asla üşümüyorsunuz.Fiyatlar benim önyargımın aksine gayet normaldi ve porsiyonlar da doyurucu,sadece çok aşırı kalabalık olduğu için servis biraz yavaş ve garsonlar biraz ilgisiz.Yine de son zamanlarda yediğim en güzel tatlıyı Midpoint'te yedim,sevgili italyan usulü sufle lütfen tekrar bir araya gelelim!


         Mekandan çıkınca yüzümüze çarpan soğukla kendimizi ilk bulduğumuz yere atmaya çalıştığımız için sevgilimi de alıp Demirörendeki Nosta'ya gittik.Küçücük bir balkonda sıkış tepiş oturmak zorunda kalsak da malesef sigara içen insanlar olarak 2. sınıf insan muamelesi gördüğümüz için imkanlar çok kısıtlı.Fiyatlar o kadar sıradan bir yere göre biraz pahalı geldi bana ve yer kısıtlı olduğu için garsonlar sürekli sizi masadan masaya gönderiyorlar resmen kişi sayısı arttıkça masa kapmaca oynadık yani.



         Bütün akşam boyunca en büyük pişmanlığımı uzun zamandır adını çok duyduğum için merak ettiğim Mürekkep - KafePi de yaşadım.Belki bize öyle denk geldi belki de cumartesi akşamı olduğu için öyleydi bilemiyorum ama bekar değilseniz ve klostrofobiniz varsa uzak durun derim ben.Bir arkadaşımızın doğum günü için gittik,zaten rezervasyonsuz girmek imkansız gibi bir şey,içeri ilk girdiğimizde gayet elit bir ortam gördük herkes şarabını içip masasında yemeğini yiyor,çok hoş hafif bir müzik var ve doğal olarak beğendik, tek eksisi içerde sigara içilmiyor ufak bir bahçeye çıkıyorsunuz sigara içmek için.Saat 11'i geçtikten sonra garsonlar masaları kaldırmaya ve bize zigon sehpa tadında standları getirmeye başladılar.Yaklaşık 10 dakika içinde mekan tıklım tıkış doldu hareket edecek yer kalmadı resmen.Yaşadığım en kötü club tecrübesiydi resmen,kapasitesinin 2 katı kadar ergen dolu,herkesin birbirini ellemeye çalıştığı,ter kokan  insanların sürekli birbirini kestiği ve köşelerde yiyiştiği bir yer Mürekep.Doğumgünü pastası kaybolduğu ve o kalabalıkta hareket etmek mümkün olmadığı için bir tek fotoğrafımız yoktu ve google görsellerden bakayım dedim,aslında dekorasyon gayet güzel görünüyor biz anlayamasak da.Kesinlikle hafta sonu gitmeyin derim ben eğer çok kalabalıktan hoşlanmıyorsanız.


       Sürekli evde oturduğum zamanlar kendi kendime neden daha fazla dışarı çıkmıyorum,herkes eğleniyor ben evdeyim diye yakındığımda açıp açıp bu postu okumayı planlıyorum artık.Nereye gidersem gideyim (benden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama ) nedense bir türlü güzel mekanlar çıkmıyor şansıma.Bir dahaki sefere arkadaş tavsiyesiyle eğlenmek istiyorum artık.Tecrübe her şeyden önemli galiba :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...