20 Mayıs 2010 Perşembe

Ankara'm.


3 ocak 2010,yeni yılın ilk günleri daha...hiç karar almadım öyle büyük diye nitelendirilebilecek kadar bu sene.sıradan bir tarih,sıradan bir yıl,daha önceki 19undan farklı olmayan bi periyottu benim için 2010.büyük umutlarım falan da yoktu o zamana kadar tadını alamadığım aşktan.öyle pervasızca,bir anda çıktı karşıma benim erkeğim.o da herkes gibi herkesti.gözüme çarpan bi yanı yoktu ağdalı,üslüplu konuşmaları dışında.değişik bi ADAM demiştim sadece.ondan bahsederken kendime şu çocuk diyemiyordum.şu çocuk değil,şu adamdı o.öyle sıradan bir gece tanıştık biz,sigara zamlarını tartışıyorduk kendi aramızda,sanki bizim için önemli olan başka bir konu yokmuş,derdimiz tasamız o olmuş gibi ölümüne başlıklar açıyorduk forumda.sonra birden pırt diye belirdi ortada,muhabbetin tam göbeğinde.sigara sarmaktan bahsediyordu,makinelerden,çarşaflardan,tütünlerden.böyle abidik gubidik şeyler işte öyle önemli bi yanı yok.ama o söyleyince sanki o zamana kadar hiç keşfedilmemiş,açığa çıkarılmamış büyük bir çözümmüş gibi gözlerim parlamıştı..hemen alıntı yaptım.ama öyle resmi,öyle mesafeliydi ki,hayatımda ilk defa biri bana o nefret ettiğim yavşak tavırlar içine girsin istedim ama o hiç tavrını bozmadı.1 kaç saat sonra,mesaj kutum turuncu ışıklar saçtığında,o yüzden hiç beklemedim o'nun adını görmeyi.kalbim ağzımda değil sanki avucumda atıyordu farkettiğimde.öyle başladık işte biz.çoğu insanın yadırgayan gözlerle '' aaa internette mi tanıştınız siz '' şeklinde ifade ettiği ilişkimizin ilk kıvılcımıydı 3 ocak.herkes gibi değildi,şaşırmıştım bana '' msn varsa geçebilir miyiz? '' diye ifade edilen aslında abazayım ben demenin medeni yolu olan o cümleyi söylememesine.daha sonra 2 yıldır maddi ya da manevi hiç ilişki yaşamamış olduğunu öğrendiğimde inanamamıştım.konuştuk,konuştuk,konuştuk...bütün hayatım sanki o turuncu pırıltıya bağlıymış gibi şaşı oluşumu hatırlıyorum.gözüm kulağım aklım bütün hücrelerim ondan gelicek 3 4 cümleye odaklanmıştı.o ise bu isteği perçinlercesine mesafesini koruyor,hala o ağdalı konuşmasından taviz vermiyordu.ilk defa hiç görmediğim bi adamdan hoşlanıyordum kendime bile açık etmekten korkarcasına.sonra bir gün şiir sevmediğimi söyledim ona.1 kaç hafta önce,onun yolladığı şiirleri ...'mun yolladığı şiirler olarak klasörlediğimi görünce gülmüştü,utanmıştım.evet...şiirler yolladı bana,sanki ruhumu okumuş gibi,somut şiirler...bizim gibi insanları,bizim gibi hayatları,aşkları anlatan şiirler.ben şiiri de onunla sevdim.ama yetmedi işte,bakmayın böyle görmeden sevdim palavralarıma,görmek istedim,nasıl bir yüzü vardan ziyade,nasıl gülüyor,nasıl çatıyor kaşlarını'ydı benimki.merak ediyordum,konuşurken nasıl olduğunu yüzünün.gördüm..erkeğim oldu sonra.gece yatağıma,gün ışırken okuluma götürdüğüm,televizyon izlerken koynunda yattığım,hayali erkeğimdi.görmeyi sadece günlerce bekledim ama hissetmeyi aylarca.nasıl dayandım bir de bana sorun.hep istedim onu.içim yandı,tenim yandı.ilk yanıma oturduğundaysa ellerim alev aldı sanki.ilk adımı ben attım evet.utanmadan,çekinmeden,ben öptüm yanaklarından.Rahatlamıştım..sevmiştim..aşık olmuştum.o günden bu yana tam 40 gün geçti.şimdi özlüyorum onu,ama ilk defa huzurla bekliyorum birini.benim olduğunu bilerek gönderiyorum evine.güveniyorum bedenimi emanet edercesine.dua ediyorum.ben seninim diyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...